Peki ya ölenleri ne yapacağız, neden öldüler ?
Cesare Pavese/ Tepedeki Ev

27 Ocak 2020 Pazartesi

Hayaller




Bugün bu konu hakkında yazmak istedim, ocak ayında yaz nolur yaz diye birçok talep aldım kendimden. Kendimi bilgi verecek mattahlıkta görmediğim konu hakkında yazmak istemem. Bu yüzden çok kez sadece yazmak için yazmayı reddediyorum. 

Bunun dışında günlüğüm var küçük aslında günlük denemez. Kaft’ın ürünleri böyle gezmeye okumaya yönelik o yüzden çok seviyorum, çantanın içinden küçük bir defter çıkıyor, dışarı çıktığım zaman çantamda birkaç şey karalıyorum. Her gün olmasa da yazmak iyi geliyor. Ama döndüğümde hatırlamak istemeyeceğim şeyleri yazmıyorum.
X kişisi çok güzel harika bugün konuşucam falan böyle bir şey yazmam. Bu durumlarda elimden geldiğince kontrollü olurum. neyse

Hayalim elimden geldiğince “başarılı” olmak falan değil. Çünkü bu çok güzel bir durum değil. Elbette bir şey için çalışırsan belli bir üne sahip oluyorsun. Ama bu ün o kadar da ya ne biliyim.

Aslında anlamış olabilirsin. Akademik başarı, sosyal statü, vs hayale getirilecek kadar önemli değil. Ben doktor olmak istiyorum ve bunun için çalışacağım. Ama kendi ofisim de olacak ki bol boş vaktim olsun. O zamana kadar da gitarda iyi olmak istiyorum sadece gitar değil. Bir şeyleri üretmek istiyorum kendim için. vs vs önemli şeyler var kişisel bakım, vücut.

Bunları birlikte yaşayacağım ve bütün bunları yaparken (bursasporumuza :d) kendime iyi dedim bari fenerbahçeme de destek olacağım bir eş. Evet en büyük hayallerimden bu. İnsan sevilmek anlaşılmak istiyor. Yastığa sarılmadan uyuyamayan ben için bu bir ihtiyaç. Ve bu çocuğu yalnız bıraktılar. 

İlişki olarak demiyorum ciddi ciddi arkadaşım diyeceğim biri yok, ama buna artık üzülmüyorum çünkü herkes yalnız zaten, öyle bir bakın. Çok mesajlaşan da yalnız, telefonu çalmayan da. Bunun faydalarını görmek lazım ve ümit o en değerli.

Hani ateist tayfa diyor ya huri len * diye. Huri dediğin sadece cinsel birliktelik mi karşim, veya her an huriler mi olması gerekiyor, jakuzi partisi falan hayal ediyor arkadaş. Ki buna laf edemem hepimizin cinsel dürtüsü var ama bunun bu kadar basitleştirilmesi absürt bi durum. Ben duygusal bir çocuğum mesela ama kendi ayakları üstünde de durması gerekiyor bu masum çocuğun, her neyse.

25 yaşımda evlenmek hayali, bir doktor için dişli de bir hayal, ama eğer gerçekten o kişi ile tanışırsam olur bu, buna göğüs gerebiliriz. Bunun için ayrıca dua ediyorum ama şu an bunun için kafa yormak fuzili duruyor. Gene de insan ilişkileri ile ilgili şeyler okuyorum.

Mesela bu yazıyı yazarken üstümde ince işler’in el içinde kalpli bir tişörtü var. Onlar da güzel kanaldır, ufkumu açtı bana umut verdi biraz daha.

Sade bir evlilik, düğüne gerek yok. İlber Ortaylı’nın da dediği gibi mobilyaya para vermeyip yurtdışını gezeriz, gene o kitapta dediği gibi gençken oraları görmek daha güzeldir, hem ilişkinin heyecanını, birlikteliğini bunlar arttırır, sürpriz falan yapın ona sevin onu, kendinize de bakın ki her daim en yakışıklı halinizle karşısında durmaya özen gösterin. 

Başlangıçta büyükşehire asla hayır olamaz. Sakin bir kafa. Hafta sonları ise o reklamlarda gördüğümüz arabaya atlayıp çıkmalı geziler, hatta bazen motor ooo alev alev. Sahil gün batımı sadece ikimiz, bundan güzeli dünyada az.

Uzun bir süre çocuk yok 31,32 düşünürüz. Ali Koç 52 yaşında çocukları küçücük mesela, tabi ben o kadar beklemem.

Çocuğumu futbolcu yapamasam da bu yola girişicem, en kötü ona mücadele ruhu aşılarım. Tabi o da isterse, çünkü her çocuk başta futbolculuk hayali kurar.
Bu arada erkek demedim, dünya değişiyor algılar açık olsun karşim!

İsteğimiz dünyaya yetmiyor ama dünyada da istediğimiz şeyler bu küçük şeyler bu yüzden bunlara sahipseniz çok şükredin ve kaybetmeyin onları.

Ve iyi tutalım ilişkimizi Allah’la 


bu da ilk yazı oldu yeni yılın.